Sayfalar

Osmanlı hekimlerinin yüksek ahlâkı



doktor brayer, hatıratlar, osmanlı devleti, Osmanlı Yaşamı, sağlık, sultan II. mahmud, şehir ve yaşam


Sultan İkinci Mahmud devrinde İstanbul'a gelip yıllarca ülkemizde tedkikler yapmış olan Doktor Brayer 1836'da yayınlanan eserinde diyor ki:


• Herhangi bir Türk hekimine muayene için gelen hasta çok da olsa, toplanan para gayet az olur: Çünkü bu hastaların dörtte üçü fakir tabakadan olduğu için hekim onlardan hiçbir ücret istemez. Hastalar para vermeden çıkıp gider.

• Para verenlerin birçokları da orta tabakaya mensup oldukları için pek az bir şey verirler. Meselâ bir gün ayağından kan aldıran bir Harem ağası masanın üstünde altı para bırakıp gitmiştir.






• Eski Türk hekimleri için hastalardan hiç para istememek bir prensip meselesidir. Onlar kendilerine ne verilirse memnuniyetle kabul ederler. Bunun sebebi, Müslümanlıkta bir kişinin hayatını kurtarmanın bütün insanlığı kurtarmak kadar büyük bir sevap sayılmasıdır.

İşte bundan dolayı Türk hekiminin tek gayesi insanlığa hizmetten ibarettir. Bu duruma göre eski Türk hekimleri geçimlerini nasıl sağlamışlardı? Bu nokta da yalnız bazı zengin hastaların lütfen verdikleri fazla paralarla açıklanabilir.



'Niçin öldürmek istediğin askere şimdi yardım ediyorsun?' Çanakkale cephesinde bir asalet örneği daha...




amiral liman von sanders, çanakkale savaşı, hatıratlar, henri gouraud maroc, I. Dünya Savaşı, ian hamilton, izle, osmanlı devleti, video



Çanakkale Savaşlarında Fransız kuvvetleri komuta eden, General Guro, savaş sırasında bir kolu ile bir bacağının kısmını, savaş sahasında bırakarak yurduna dönmüş . Daha sonra anlattığı bir savaş hatırasında aynen şöyle diyor :


"Fransızlar, Osmanlılar gibi mert bir milletle savaştıkları için çocuklarınızla daima iftihar edebilirsiniz . Hiç unutmam . Biraz evvel doğa çevremizde en nefis güzellikteydi . Su çiçekleri , papatyalar , peygamber çiçekleri, leylaklar bir gökkuşağı alemi oluşturuyordu . Ve şimdi , savaş sahasında dövüş bitmiş, o güzelim tablo: kan revan içindeydi . Yaralı ve ölülerin arasında dolaşıyorduk. Az evvel Osmanlı ve Fransız askerleri süngü süngüye gelip ağır zayiat vermişlerdi. Bu sırada gördüğüm bir hadiseyi ömrüm boyunca unutmayacağım . Yerde bir Fransız askeri yatıyor, bir Osmanlı askeri kendi gömleğini yırtmış, onun yaralarını sarıyor, kanlarını temizliyordu. Tercüman vasıtası ile bir konuşma yaptık :

'Niçin öldürmek istediğin askere şimdi yardım ediyorsun?'



Mecalsiz haldeki Osmanlı askeri şu karşılığı verdi:


'Bu Fransız yaralanınca yanıma düştü. Cebinden yaşlı bir kadın resmi çıkardı. Bir şeyler söyledi... Anlamadım...  Ama herhalde annesi olacaktı. Benim ise kimsem yok... İstedim ki, o kurtulsun, anasının yanına dönsün ..'

Bu asil ve alicenap duygu karşısında hüngür hüngür ağlamaya başladım . Bu sırada, emir subayım Osmanlı askerinin yakasını açtı! O anda gördüğüm manzaradan yanaklarımdan sızan yaşlarımın donduğunu hissettim! Çünkü, Osmanlı askerinin göğsünde, bizim askerinkinden çok ağır bir süngü yarası vardı ve bu yarayı bir tutam ot tıkamıştı !.. Az sonra ikisi de öldüler ..."

| General Guro'nun Savaş Anıları'ndan


****

"Fransızlar! Türkler gibi mert bir milletle savaştığınız için daima iftihar edebilirsiniz." Fransız Generali Henri Guro



****

"Bir asker için mutluluk veren bir şey varsa, Türklerle omuz omuza savaşmaktır." Amiral Liman Von Sanders








****

"Son derece yıpranmış Türkleri, onları koruyan Cenab-ı Allahlarından ayırmak için başka ne yapılabilir?" Hamilton








****

"Kardaşlarım! Alın bu ekmeği düşmanla çarpışan yiğitlere yedirin. Ekmek boşa gitmesin." Er Hüseyin - Çanakkale Savaşı







SPONSOR FİRMA ALANI

Bu güne değin en çok tıklanılanlar